VE
vaki oldu ki, Erdenin ötesinde, dağlıkta, ve Şefelada, ve Libnan önünde olan
büyük denizin bütün kıyısındaki kırallar, Hittîler, ve Amorîler, Kenânlılar,
Perizzîler, Hivîler, ve Yebusîler bunu işittikleri zaman;
2.
Yeşua ve İsraile karşı el birliğile cenketmek için bir araya toplandılar.
3.
Fakat Gibeon ahalisi Yeşuun Erihaya ve Aya yaptığını işittikleri zaman,
4.
onlar da hile ile davrandılar, ve gidip kendilerini elçi gibi gösterdiler, ve
eşekleri için yıpranmış torbalar, ve yıpranmış ve yırtık ve bağlanmış şarap
tulumları aldılar,
5.
ve ayaklarında yıpranmış ve yamalı çarıkları, ve sırtlarında yıpranmış
esvapları vardı; ve azıklarının bütün ekmekleri kurumuş ve küflenmişti.
6.
Ve Gilgalda ordugâha, Yeşuun yanına gittiler, ve ona ve İsrail adamlarına
dediler: Biz uzak bir memleketten geldik; ve şimdi bizimle bir ahit kesin.
7.
Ve İsrail adamları Hivîlere dediler: Belki siz bizim aramızda oturuyorsunuz; ve
sizinle nasıl ahit keselim?
8.
Ve Yeşua dediler: Biz senin kullarınız. Ve Yeşu onlara dedi: Siz kimsiniz? ve
nereden geliyorsunuz?
9.
Ve ona dediler: Senin Allahın RABBİN ismi için kulların çok uzak bir
memleketten geldik; çünkü onun haberini, ve Mısırda yaptığı bütün şeyleri,
10.
ve Erden ötesinde olan Amorîlerin iki kıralına, Heşbon kıralı Sihona, ve
Aştarotta olan Başan kıralı Oga yaptığı bütün şeyleri işittik.
11.
Ve ihtiyarlarımız ve memleketimizin bütün ahalisi bize söyliyip dediler: Yol
için elinize azık alın, ve onları karşılamak için gidin, ve onlara diyin: Biz
sizin kullarınız; ve şimdi bizimle ahit kesin.
12.
Yanınıza gelmek için çıktığımız gün bu ekmeğimizi azık olarak evlerimizden
sıcak almıştık; fakat şimdi, işte, kurumuş ve küflenmiştir;
13.
ve doldurduğumuz bu şarap tulumları yeni idiler, ve işte yırtıldılar, ve yol
çok uzun olduğu için esvaplarımız ve çarıklarımız eskidi.
14.
Ve İsrailîler onların azığından aldılar, ve RABDEN öğüt istemediler.
15.
Ve Yeşu onlarla sulh edip, onları sağ bırakmak üzre kendilerile ahit kesti; ve
cemaatin beyleri onlara and ettiler.
16.
Ve onlarla ahit kestikten üç gün sonra vaki oldu ki, onların kendilerine komşu
ve aralarında oturmakta olduklarını işittiler.
17.
Ve İsrail oğulları göç edip üçüncü günde onların şehirlerine vardılar. Ve
şehirleri Gibeon, ve Kefira, ve Beerot, ve Kiryat-yearim idi.
18.
Ve İsrail oğulları onları vurmadılar, çünkü cemaatin beyleri, İsrailin Allahı
RABBİN hakkı için onlara and etmişlerdi. Ve bütün cemaat beylere karşı
söylendiler.
19.
Ve beylerin hepsi bütün cemaate dediler: İsrailin Allahı RABBİN hakkı için
onlara and ettik; ve şimdi onlara dokunmayız.
20.
Onlara şöyle yaparız, ve kendilerini sağ bırakırız; yoksa onlara ettiğimiz
anddan dolayı üzerimize öfke olur.
21.
Ve beyler onlara: Sağ kalsınlar, dediler; ve beylerin onlara söyledikleri gibi
bütün cemaat için odun kesen ve su çeken adamlar oldular.
22.
Ve Yeşu onları çağırdı, ve onlara söyliyip dedi: Aramızda oturduğunuz halde:
Biz sizden çok uzağız, diyerek niçin bizi aldattınız?
23.
Ve şimdi lânetlisiniz, ve Allahımın evi için sizden odun kesen ve su çeken
köleler eksik olmıyacaktır.
24.
Ve Yeşua cevap verip dediler: Senin Allahın RABBİN, bütün memleketi size
vermek, ve memleketin bütün ahalisini önünüzden helâk etmek için kulu Musaya
nasıl emir verdiği senin kullarına kuvvetle bildirildiğinden dolayı, sizin
yüzünüzden canlarımız için çok korktuk, ve bu şeyi yaptık.
25.
Ve şimdi işte, senin elindeyiz; yapılması gözünde doğru ve iyi olanı bize yap.
26.
Ve onlara böyle yaptı, ve İsrail oğullarının elinden onları kurtardı, ve onları
öldürmediler.
27.
Ve Yeşu cemaat için, ve RABBİN seçeceği yerde kendi mezbahı için, bugüne kadar
onları odun kesen ve su çeken adamlar olarak o gün tayin etti.